J. Robert Oppenheimer'ın karmaşık, çileli ve bir kurgudan çok daha tuhaf olan aşk hayatına daha fazla bir şey eklemeye gerek yok.
— New Mexico, Alamogordo yakınlarındaki bir nükleer test sahasında, atom bombasıyla ilgilenen bilim insanları patlamadan 2 ay sonra, gazetecilerin bombanın etkilerini ilk kez gördükleri sırada yanmış kum parçacıklarındaki radyoaktiviteyi ölçüyorlar. Soldan sağa ayakta duranlar: Dr. Kenneth.T. Bainbridge; Joseph G. Hoffman; Los Alamos Atom Bombası Projesi Direktörü Dr. J.R. Oppenheimer; Dr. L.H. Hempelman; Dr. R.F. Bacher; Dr. V.W. Weisskopf; ve Dr. Richard W. Dodson. | Bettmann/Bettmann Arşivi
Çoğu yönetmen bir biyografik filmde -özellikle de romantizm bölümünde- dramı yükseltmek zorunda kalsa da, J. Robert Oppenheimer'ın karmaşık, çileli ve bir kurmacadan çok daha tuhaf olan aşk hayatına fazla bir şey eklemeye gerek yoktur.
Oppenheimer bazı açılardan klişeleşmiş kaçık bir profesördür. 1929'da UC Berkeley'de fizik alanında doçent unvanını aldığında 25 yaşındaydı ve bekar bir genç adam olarak kampüste, Fakülte Kulübü'ndeki bir odada yaşıyordu. Her yerde domuz şapkası takan, eğlenmek için Sanskritçe öğrenen ve Berkeley tepelerinde uzun at gezintilerini ev içi uğraşlara tercih eden eksantrik bir kimseydi.
Genç, zeki ve delici mavi gözleriyle dikkat çeken Oppenheimer zaman içerisinde kampüsün ünlülerinden birisi haline geldi. Ancak öğretmenlik kariyerine pek de parlak bir başlangıç yapamadı; öğrenciler onun uzun, süslü metaforlar kullandığından, sık sık şiirlerden alıntı yaptığından ve kara tahtaya okunmayacak şekilde notlar yazdığından şikayet ediyorlardı. Bir keresinde bir öğrenci ona anlamadığı bir denklemi sormuştu. Oppenheimer ise bu denklemin, kendisinin yazdığı başka bir denklemin "altında" olduğunu söyledi. Kafası karışan öğrenci ise ona bahsettiği denklemin altında hiçbir şey yazmadığını söyledi.
Ancak, hayatı boyunca olduğu gibi, Oppenheimer'ın kişiliğini ortama uyarlama konusunda inanılmaz bir yeteneğe sahipti. LeConte Hall'daki bir ofiste küçük öğrenci gruplarıyla bir araya gelmeye başladı (ve bazen lisansüstü eğitim gören kız öğrencileriyle çıkıyordu), sigara içerek odada volta atarken onların sorularını yanıtlıyordu. Resmi ders ortamının dışında, zekasını ve cazibesini tam anlamıyla sergiliyordu.
Oppenheimer hakkında yazılan "American Prometheus" adlı biyografiye göre, "(Oppenheimer) olağanüstü bir yeteneğe sahipti; not almadan, sanki paragraflar arasında duraklıyormuş gibi, eksiksiz ve gramer açısından da hatasız İngilizce cümleler kurarak konuşabiliyordu."
Onun öğrencileri "Oppie" gibi giyinmeleri ve onun şiir ve klasik müzik tutkusunu benimsemeleri ile tanınırlardı. "Sadece fiziksel görünüşü, sesi ve tavırları bile insanların ona aşık olmasına neden oluyordu. Erkek olsun, kadın olsun, neredeyse herkes." diye anlatıyor Berkeley'den bir arkadaşı "American Prometheus"ta.
Oppenheimer'ın daha sonra Los Alamos'un kapıcısı olarak işe alacağı Dorothy McKibbin, "İnsanı böylesine hızlı ve eksiksiz bir şekilde kendine çeken bir manyetizmaya sahip bir insanla daha önce hiç karşılaşmamıştım," diye ekledi.
"Partilerde harikaydı," diyor McKibbin, "ve kadınlar ona bayılırdı."
Biyografiye göre Oppie herhangi bir zaman diliminde dahi en az yarım düzine kadınla görüşüyormuş. Bunlardan bir tanesi, bir sahil treniyle yarışırken kaza yaptığında arabasında bulunan kadın yolcuydu. Kadın çarpmanın etkisiyle bayılmış ve Oppenheimer bir an için onu öldürdüğünü düşünmüştü. Oppenheimer'ın varlıklı babası özür olarak ona kişisel koleksiyonundan bir Cezanne tablosu hediye etmişti.
Oppie'nin tek talihsizliği bu değildi. 1934'te ilk kez uluslararası şöhretin tadına baktı. "UC Profesörü Sevgilisini Arabada Bıraktı ve Evine, Yatağına Döndü" başlıklı haber 14 Şubat 1934 tarihli San Francisco Examiner gazetesinde yer almıştı. Oppenheimer bir gece öncesinde ise genç bir Berkeley'li kadını, Examiner'ın nazikçe "manzaraya bakmak" olarak adlandırdığı şey için Grizzly Peak'e götürmüştü.
Haberde, "[Oppenheimer] kadını bir örtüyle sarmış, rahat olup olmadığını sormuş ve olumlu yanıt alınca da yürüyüşe çıkacağını duyurmuştu," diye anlatılıyor. Gece saat 3 sularında ise bir devriye polisi kadını arabada uyurken buldu. İyi olup olmadığını sormak için cama vurdu. Paniğe kapılan kadın Oppenheimer'ın geri dönmediğini fark etti. Polis iki saat boyunca tepelerde fizik profesörünü aradı, ta ki birisi Fakülte Kulübü'ndeki odasını arayana kadar. Oppie eve kadar yürümüş ve doğruca yatağına gitmişti.
Polise çekingen bir tavırla, "Tuhaf/eksantrik şeyler yapmaya meyilliyim," dedi. "Gerçi bunu daha önce yaptığımı hiç sanmıyorum."
— Berkeley, Kaliforniya'daki UC Berkeley fizik binası, 12 Temmuz 2023. Teorik fizikçi J. Robert Oppenheimer'ın bu binada bir ofisi vardı. Ofisinin dışına başarılarını belirten bir plaket yerleştirildi. | Douglas Zimmerman/SFGATE
Hikaye o kadar güzel bir fıkraydı ki bütün dünyayı dolaştı. Oppenheimer'ın o zamanlar Cambridge'de okuyan kardeşi Frank, hikayeyi İngiliz gazetelerinde okuduğunda şok olmuştu.
Ancak Oppenheimer 1936'da Stanford Tıp Fakültesi'nde eğitim gören psikiyatrist Jean Tatlock ile tanıştığında tek kadınlı bir adam haline geldi. Birbirlerine tutkuyla aşıktılar ama kavgaları sık ve şiddetliydi. Tatlock 1939'da nişanlılıklarını sona erdirene kadar defalarca ayrılıp tekrar bir araya geldiler. (Ancak bu dengesiz ilişki Tatlock evlendikten sonra da devam etti.
Nişanlılıkları sona erdikten sonra Oppenheimer "çoğunlukla çok çekici genç kızlarla" çıkmaya başladı. Bunların arasında piyano dehası ve ünlü San Francisco köşe yazarı Herb Caen'in kız kardeşi Estelle Caen de vardı. Ancak Ağustos 1939'da Oppenheimer Pasadena'da bir partiye gitti ve müstakbel eşi Kitty Harrison ile tanıştı.
— Fizikçi J. Robert Oppenheimer'ın Şubat 1946'da Oak Ridge, Tenn'de çekilmiş bir portresi. | Galerie Bilderwelt/Getty Images
O sırada Harrison üçüncü kocasıyla evliydi. Ancak evliliğinde bocalıyordu ve Oppie ile ilk görüşte aşk yaşadığını hissetti. Kısa bir süre sonra Oppenheimer evli kadını koluna takarak partilere götürmeye başladı; bu partilerden biri de eski kız arkadaşı Estelle Caen'in ev sahipliğini yaptığı garip bir partiydi. "American Prometheus," Oppenheimer'ın arkadaşlarının bu durumdan hoşnut olmadığını anlatıyor; birçoğu da daha önce pek çok kez yaptığı gibi Tatlock'la yeniden bir araya gelmesini umuyordu. Harrison'ı "fazla çapkın ve menfaatçi" buluyorlardı. Oppenheimer'ın ailesi de onun hakkında aynı şeyleri düşünüyordu; yengesi Jackie onun için "sahtekar," "entrikacı" ve "hayatımda tanıdığım az sayıdaki gerçekten kötü insandan biri" diyordu.
Tanışmalarının üzerinden bir yıl geçmeden Harrison, Oppenheimer'ın çocuğuna hamile kaldı. Harrison'ın kocasını aradılar ve haberi telefonda verdiler:
Boşanmak istiyordu. Oppenheimer arkadaşlarına evleneceğini söylediğinde, bazıları Tatlock'la tekrar bir araya geldiğini düşündü. Harrison'la evlenmek niyetinde olduğunu açıklayınca şok oldular. Kasım 1940'ta evlendiler ve on yıl boyunca yaşayacakları Berkeley tepelerindeki yeni evlerine taşındılar.
— Kitty Oppenheimer 1940 tarihli bir fotoğrafta kızı ve oğlunun yanında duruyor. | Getty Images aracılığıyla Historical/Corbis
"American Prometheus" evliliklerinin farklı portrelerini çiziyor. Bazıları Oppenheimer'ın destekleyici bir eş olamayacak kadar dikkatinin dağınık ve duygusal olarak da mesafeli bir insan olduğunu düşünmektedir (Cal'daki bir arkadaşı Oppie'nin her zaman arkadaşlık için yanıp tutuştuğunu ama "nasıl arkadaş edineceğini pek bilmediğini" söylemişti). Kitty kıskanç bir tipti ve kocasını dünyayla paylaşmak zorunda kaldığı için de sık sık hayal kırıklığına uğramaktaydı. Savaş ilerledikçe Kitty'nin alkol bağımlılığı da ilişkileri gibi kötüleşti. Ancak Oppenheimer işiyle ilgili muammaları sık sık karısıyla konuşur ve arkadaşları da karısının fikirlerine değer verdiğini görürdü.
— 1 Eagle Hill, Kensington, Kaliforniya, 12 Temmuz 2023. Teorik fizikçi J. Robert Oppenheimer, UC Berkeley'de profesörken bu evde yaşıyordu. | Douglas Zimmerman/SFGATE
Savaş sırasında Oppenheimer'ın, Amerika'da CIA'in öncüsü olan Stratejik Hizmetler Ofisi'nde psikolog olarak çalışan Dr. Ruth Tolman ile bir ilişki yaşamaya başladığı iddia edilmektedir. "American Prometheus"a göre bu ilişki yıllarca sürmüş ve Tolman'ın kocası 1948'de kalp krizinden öldükten sonra da devam etmiştir. Oppenheimer'ın eski arkadaşı ve meslektaşı Ernest Lawrence, ABD hükümeti tarafından Oppie'nin olası komünist bağları hakkında sorgulandığında, Tolman ilişkisinin "kırık bir kalpten ölen Bay Tolman'a belli olacak kadar uzun sürdüğünü" sinirli bir şekilde söyledi.
1965 yılında, Oppenheimer'ın yaşamı boyunca günde beş pakete varan sigara içme alışkanlığı vücudunu pençesine aldı. Kendisine gırtlak kanseri teşhisi kondu ve iki yıldan kısa bir süre sonra da öldü. Cesedi yakıldı ve Oppenheimer'ların bir dönem yaşadıkları ABD Virgin Adaları'ndaki St. John açıklarına serpildi.
Oppenheimer'ın ölümünden sonra Kitty, Oppie'nin UC Berkeley'deki günlerinden en iyi arkadaşlarından birisi olan Bob Serber'in yanına taşındı. Sohbet ederken bir arkadaşı Serber'e seslenerek ona Robert diye hitap etti.
Kitty ise "ona Robert deme, sadece bir tane Robert var," diyerek tersledi.
——————————————
Bu yazı Sfgate'in "The real Oppenheimer's stranger-than-Hollywood love life" başlıklı yazısının bir tercümesidir. Ana kaynağa ulaşmak için "buraya" tıklayabilirsiniz.
Yorum Gönder