Bruyslu Peter

Bruyslu Peter (Pierre de Bruys veya Peter de Bruis olarak da bilinir; 1117 civari [c.]- 1131 c.) Ortaçağ'da yaşamış Fransız bir din bilginiydi. Bebeklerin vaftiz edilmesine, kiliselerin inşa edilmesine ve haçlara saygı gösterilmesine, transubstantiasyon doktrinine ve ölüler için dua edilmesine karşı çıktığı için Katolik Kilisesi tarafından heresiarch (sapkın bir hareketin lideri) olarak adlandırılmıştı. Öfkeli bir Katolik kalabalığı onu (tahmini olarak) 1131 yılında öldürmüştür.

Bruyslu Peter hakkında sahip olduğumuz tüm bilgiler, Bruyslu Peter'in çağdaşı olup günümüze de ulaşmış olan iki kaynaktan, Peter the Venerable'ın (Saygıdeğer Peter'in) takipçilerine hitaben yazdığı bir risaleden ve Peter Abelard'ın yazdığı bir pasajdan elde edilmektedir.

Yaşam ve öğretiler

Kaynaklar Peter'in Fransa'nın güneydoğusundaki Bruis'de doğduğunu öne sürmektedir. Erken yaşamının tarihi ise bilinmemektedir, ancak ortodoks olmayan bir doktrini öğrettiği için Kilise yönetimi tarafından görevinden uzaklaştırılmış bir Roma Katolik rahibi olduğu bilinmektedir. Vaazlarına ise muhtemelen 1117 ile 1120 yılları arasında Dauphiné ve Provence'da (Bugünkü Fransa'nın Güneydoğusunda kalan iki bölge) başlamıştır. Embrun, Die ve Gap piskoposluklarını yöneten yerel piskoposlar ise kendi yetki alanları dahilinde bulunan bölgelerde onun öğretilerini bastırmışlardır.

Resmi baskıya rağmen Peter'in öğretileri Narbonne, Toulouse ve Gaskonya'da (Fransa'nın Güneybatısı) taraftar kazanmıştır.

Peter, İncil'in literal (gerçek anlamda) yorumlanmasında sahip olduğu doktrinel otoriteyi kabul etmiş, ancak havarisel kökenlerinden şüphe ettiği için Yeni Ahit'in muhtevasında bulunan diğer metinlerin değersiz olduğunu düşünmüştür. Aynı zamanda Eski Ahit'i de sorgulamış, Kilise Babalarının ve Roma Katolik Kilisesi'nin otoritesini de reddetmiştir.

Petrusçular/Peterciler ayrıca ruhban bekârlığına, bebek vaftizine, ölüler için dua edilmesine ve org müziğine de karşı çıkmışlardır.

Peter the Venerable'ın (Saygıdeğer Peter'in) Risalesi

Bruyslu Peter'e karşı yazdığı risalenin önsözünde Saygıdeğer Peter, Petrusçuların hataları/yanlışları olarak gördüğü beş öğretiyi özetlemiştir. Montboissierli Peter olarak da bilinen bu kişi, kilisede popüler bir figür haline gelen bir başrahip ve önemli bir dini yazardı, aynı zamanda kendi döneminin birçok siyasi ve dini lideriyle de ilişki içinde olan uluslararası üne sahip bir bilgindi.

İlk "hata," "anlama yaşından önce çocukların vaftiz yoluyla kurtarılabileceğini" inkâr etmeleriydi... Petrusçulara göre insanı, bir başka insanın gerçekleştirdiği amel değil, kendi isteği ile gerçekleştirdiği vaftizle birlikte yine kendi imanı kurtarır, çünkü Rab şöyle der: "İman edip vaftiz olan kurtulacak, ama iman etmeyen mahkûm olacaktır."

(Petercilerin sahip olduğu) Bu fikir, Ortaçağ Kilisesi'nin, özellikle de Augustinus'un teolojisini takip eden Katolik Kilisesi'nin, bebeklerin ve çocukların vaftiz edilmesinin atalarından gelen asli günah suçundan kurtulmalarında önemli bir rol oynadığı öğretisine ters düşmekteydi.

İtham edilen ikinci hata (biraz da abartılarak) Petrusçuların "Tapınaklar ve kiliseler için binalar inşa edilmemelidir..." demeleriydi. Petrusçuların şöyle dedikleri aktarılmaktadır: Tapınaklar/mabedler inşa etmek gereksizdir, çünkü Tanrı'nın kilisesi bir araya getirilmiş çok sayıda taştan değil, bir araya getirilmiş inananların birliğinden oluşur." Öte yandan, Ortaçağ Kilisesi "katedrallerin ve kiliselerin Tanrı'yı yüceltmek için inşa edildiğini öğretmiş ve bu binaların zenginlik ve beceri ile yapılabilecekleri kadar büyük ve güzel olmalarının" uygun ve doğru olduğunu da beyan etmiştir.

Saygıdeğer Peter tarafından sıralanan üçüncü hata, Petrusçuların "kutsal haçların parçalara ayrılmasını ve yakılmasını emretmeleridir, çünkü İsa'nın bu kadar korkunç bir şekilde işkence gördüğü, bu kadar acımasızca öldürüldüğü bu şekil veya araç, herhangi bir hayranlığa, saygıya veya duaya layık değildir, ancak onun (İsa Mesih'in) çektiği işkencelerin ve ölümünün intikamını almak için ona (haça) saygısızca davranılmalı, kılıçla parçalara ayrılmalı ve ateşte yakılmalıdır." Bu, Ortaçağ Kilisesi tarafından ikonoklastik bir sapkınlık ve kutsala karşı bir saldırı olarak görülmüştür ve bugün de Katolikler tarafından böyle görülmektedir.

Saygıdeğer Peter'e göre dördüncü hata, Petrusçuların sakramental lütfu inkâr etmeleri, Gerçek Mevcudiyet doktrini ya da yeni ortaya çıkan skolastik transubstantiasyon açıklaması bir yana, Komünyon ayinini de tamamen reddetmeleriydi: "Rabbin bedeninin ve kanının kilisede her gün ve sürekli olarak sakrament aracılığıyla sunulduğu gerçeğini inkâr etmekle kalmayıp, bunun hiçbir şekilde bir anlam ifade etmediğini ve Tanrı'ya sunulmaması gerektiğini ilan ettiler. Ey insanlar, sizi baştan çıkaran piskoposlara, rahiplere ya da din adamlarına inanmayın; onlar birçok şeyde olduğu gibi sunak görevinde de 'Mesih'in bedenini yaptıklarını ve ruhlarınızın kurtuluşu için size verdiklerini söyleyerek' sizi aldatırlar." 

Kutsanmış ekmek ve şarabın Mesih'in bedeni ve kanına dönüşmesini tanımlamak için kullanılan transubstantiasyon terimi ilk kez yaklaşık olarak 1079 yılında Hildebert de Lavardin tarafından kullanılmıştır. Bu inanışsa Bruyslu Peter'in saldırıları sırasında uzun süredir ortodoks doktrin olarak kabul görmekteydi. İki yüzyıldan kısa bir süre sonra, 1215'te gerçekleşen IV. Lateran Konsilinde transubstantiasyonun Efkaristiya'nın gerekli ve ortodoksi bir Katolik açıklaması olduğu resmen deklare (kabul) etmiştir.

Beşinci hata ise, "mümin ölüler için yaşayan mümin kimseler tarafından yapılan kurbanların, duaların, sadakaların ve diğer iyi işleri alaya almaya kalkmaları ve bunların ölülere en ufak bir faydası bile olamayacağını ylemeleridir... Yaşayanların gerçekleştirdikleri ya da gerçekleştirecekleri iyi işleri ölülere herhangi bir fayda sağlayamaz, çünkü bu yaşamdan sonraki yaşamda ölmüş olanların sevapları ne artar ne de azalır, çünkü bu yaşamın ötesinde artık sevaplara yer yoktur, yalnızca karşılık vardır. Ölmüş olan bir kimse de dünyada yaşarken elde edemediği bir sevabı hiç kimseden elde etmeyi bekleyemez. Bu nedenle yaşayanların ölüler için yaptıkları her şey anlamsızdır, çünkü bu kimseler de birer fanidir ve ölümle birlikte bütün insanlar bir sonraki dünyaya göç ederek, üzerine hiçbir şey ekleyemeyecek oldukları bütün sevaplarını da beraberlerinde götürmüşlerdir."

Ölümü ve Bıraktığı Miras

Saygıdeğer Peter'in belirttiği gibi, haçlar özel ikonoklazm için seçilmiştir. Bruyslu Peter haçların saygıyı hak etmemesi gerektiğini düşünmüş ve bunu da açıkça beyan etmiştir. Bu yüzden de Haçlar Petrusçular için saygısızlık nesneleri haline gelmiş ve şenlik ateşlerinde yok edilmişlerdir. 1131 yılında ya da civarında ise Peter, Nimes (Fransa'nın güneyinde bulunan bir şehir) yakınlarındaki St. Gilles'de haçları alenen yakmaya başlamıştı. Ancak Peter'in haçları bu şekilde yakarak yok etmesine öfkelenen yerel Katolik halk onu kendi şenlik ateşinin alevlerine atmış ve böylece öldürmüştür.

Eski bir Cluny (Manastırı) keşişi olan Lozanlı Henry tahmini 1135 yılında Petrusçuların öğretilerini benimsemiş ve Peter'in ölümünden sonra bu öğretileri biraz daha farklı bir biçimde yaymıştır.

Bu süreçte bu öğretiler ise Roma Katolik Kilisesi tarafından sık sık lanetlenmeye/kınanmaya devam etmiş ve 1139'da gerçekleştirilen II Lateran Konsili'nde de gündeme getirilmiştir.

Lozanlı Henry'nin takipçileri ise Petrusçulardan farklı olarak Henriciler olarak tanınmıştır. Hem Henriciler hem de Petrusçular 1145'te, yani Clairvauxlu Aziz Bernard'ın Güney Fransa'da Roma Ortodoksluğu'na dönüş için vaaz vermeye başladığı yıl yok olmaya başlamışlardır. Clairvauxlu Bernard 1146 yılının son demlerinde Toulouse halkına yazmış olduğu bir mektupta, onları sapkınlığın son kalıntılarını da yok etmeye çağırmıştı.

Ancak 1151 gibi geç bir tarihte dahi bazı Henriciler Languedoc'ta (Fransa'nın güneyinde bulunan bir bölge) hâlâ etkin durumdaydı. O yıl, Benedikten keşişi ve İngiliz tarihçi Matthew Paris, Meryem Ana'dan mucizevi bir şekilde ilham aldığını iddia eden genç bir kızın Lozanlı Henry'nin çok sayıda müridini tekrardan Katolikliğe dönüştürdüğünün söylenti olarak dilden dile dolaştığını aktarmıştır. Her iki mezhep de bu atıftan sonra tarihsel kayıtlardan kaybolmuştur.

Peter Waldo'nun ya da daha sonraki herhangi bir dini figürün Bruyslu Peter'den doğrudan etkilendiğine dair bir kanıt yoktur. Eski Ahit ve Yeni Ahit bölümlerine ilişkin olumsuz görüşü Martin Luther ya da John Smyth gibi daha sonraki Protestan figürler tarafından da paylaşılmamıştır. Ancak Peter, bazı Evanjelik Protestanlar ve Anabaptistler tarafından Protestan Reformu'nun öncüsü olarak da kabul edilmektedir.

————————————

Yazar: Batuhan Akdoğan

Post a Comment

Daha yeni Daha eski